Soru:Ben 2 aylık evliyim ve “eşim de nurcu ben de” diyerek yaşam gayelerimiz aynı ve iyi bir insan diye “tamam” dedim evlendim. Yaşım da 30 diye daha fazla gecikmek istemedim. Bir de severek evlenenlerde sonra bıkıyor falan diye düşündüm. Hani eşimi insan olarak seviyorum ama hocam inanın ki benim psikolojim bozuldu. Sürekli rol yapıyorum yani eşlik görevi iyi davranmak gülmek ama gün geçti geçti ve içimdeki şey patladı. Çünkü içim başka dışım başka. Bu çatışma beni sürekli mutsuz depresif hale getirdi. Ben o kadar çok mutsuzum ki sabah uyanıyorum yani boş boş bakıyorum hayata. Ona karşı kadın olma eş olma vazifeleri hiç ama hiç içimden gelmediği için onunla vakit geçirmekten zerre mutlu değilim ve kadın olma görevlerini yapamıyorum midem bulanıyor. Bu yüzden de sürekli günaha giriyorum hocam. Kendimi günahkâr hissetmekten ve sürekli mutsuz olmaktan namazım okumalarım her şeyim darmadağın oldu. Artık kulluk görevini yapamaz hale geldim ruhum esir.
Ve şu an gebeyim hocam ben şaşırdım artık. Bu evliliği kesinlikle istemiyorum. İçime umut dolan tek an bu ruhumun esirliğinin bitmesi sevmediğim, istemediğim birine şer olarak ve her anlamda vazifemin kalkması. Tamam çocuk çok önemli ama hocam ben istemediğim mutsuz ve kötü olduğum bu zeminde annelik nasıl yaparım? Bırakalım anneliği ben eskisi gibi ne ibadetlerim ne de okumalarım var. Çünkü ona karşı Allah’ın emrettiği hiç ama hiçbir şeyi yapmak istemiyorum. Hocam ağlama krizine giriyorum. İnsanın içinde olmayan bir duyguya kendisini zorlamak o kadar zor ki… Lütfen bize başka herkes için suhulet olacak bir yol gösterin hocam lütfen. Kimseden yardım alamadım bu konuda. Sizi seviyoruz sayıyoruz dualarımdasınız. Allah razı olsun.
Bu arada sürekli günaha girmek dediğim: Eş olma görevini yapamamanın günahı.
Sizin bahsettiğiniz noktalara bakınca kendimi ister istemez şu soruları sorarken buldum: İnsan neden sever bir insanı? Bir insan kötü değilse nedir? İyi değil midir?
Evliliğinizin ilk günlerindesiniz, yani hayatınızın geri kalanını etkileyecek ciddi bir kararın ilk zamanları… Yeni bir hayat tarzına girmiş olmanın şokuyla verdiğiniz kararı sorgulamanız hatta bununla ilgili türlü evhamlara kapılmanız gayet normal. Duygularınızın gerçek duygular olduğunu söylemek için henüz çok erken. İyi de olsa, kötü de olsa çok erken… Her ne zaman ciddi bir karar verip yakın seçenekler arasından bir seçim yaparsanız yine aynı şeyleri hissedeceksiniz. Bazen pişmanlıklar yaşayacaksınız. Hiçbir seçimde mutmain bir hale gelemeyeceksiniz. Aklınız hep seçmediklerinizde ve henüz görmediklerinizde kalacaktır. Elde var olandan hoşnut olmama hali çoğu zaman daha iyisinin olacağı zannından kaynaklanır. Halbuki adı üstünde: zan! Bakmayın diğerlerinin şen şakrak görüntüler verdiğine. Kimsenin evine her gün güle oynaya girip çıktığı yok. Herkes kendi imtihanı içinde…
Sizden daha kötü halde olan nice evlilikleri düşünün. Eşinizin iyi yanlarını görmeye çalışın, kötü yanlarını görmezden gelin. Kendinizi bu süreçte bir duygusal zorlamaya sokmayın. Duygusal zorlamalar çoğu zaman tam tersi etkiyle kişiye geri döner. Kendinizi unutmaya çok zorladığınız şeylerin hafızanızda daha güçlü yer etmesi, sevmeye fazla zorladığınız şeylere karşı psikolojik bir yorgunluk ve bunalımla tam tersi olumsuz duygular oluşması gibi… O yüzden sadece onun iyi yanlarını görmeye çalışıp o iyi yanlarına odaklanın. Allah yolundaki gayretlerini görmeye çalışın… Bırakın böylece sevgi kendiliğinden gelsin, girsin kalbinize. Siz onu zorla getiremezsiniz.
Ve bütün bunların dışında bebeğinizi düşünün… O masumun bir anneye, bir babaya, bir aileye ne kadar çok muhtaç olduğunu, olacağını düşünün… Bütün bunlara rağmen sorunun yine de devam etmesi halinde bir psikologdan veya güvenilir bir aile danışmanından yardım almayı deneyin. Allah yardımcınız olsun, Allah’a emanet olun.